Lan konu olsun freebsd güncelleme yazayım, sonra da Jail mevzusuna girerim diyordum ki; alete 256 mb ram verdiğimden garibim 1,5 saattir kernel güncellemek ile uğraşıyor. Bir kaç gün sürebilir belki, bakalım çabalasın ibne. O çabalarken bende zeka geriliğimden kaynaklanan yazıları yazayım dedim.

Bu İhsan Oktay Anar güzel adam, zeki adam, hoş adam, güzel yazıyor falan. Ama abi bir sayfada bilmediğim 5 kelime çıkıyor yahu. Bak bak romanın başlangıcına bak;

Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve er- bab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı Kâinattan 7079 yıl, İsa Mesih’ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Kostantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı. 

Yemin ederim sözlüğe bakmaktan romanda kaldığım yerleri unuttum. Ha şimdi bu mevzuda adamın suçu değil tabi. Benim cahilliğimden kaynaklanıyor. Tabi bir sürü yeni kelime öğrendiğim içinde ayrıca seviniyorum. Ama bana sanki, biraz daha entellektüel seviyem gelişince İhsan Oktay Anar okumak daha güzel gelecek gibi geliyor. O da işte başlıkta gizli.

Bir sürü eski kelimeye bakayım falan derken, bu “zagon üzerine öttürme” kitabını görünce üzerinde çok durmadım açıkçası, öylesine bir şeydir dedim. Kitabın yazarı Rendekar. Kubelik bunu Arap İhsan için külhanbeyi ağzı ile çeviriyor. Neyse Rendekar’ı görünce bu kim lan acaba dedim. Rendekar, Descartes (dekart diye nasıl okunuyo amk?) imiş aslında. Zagon üzerine öttürme de “Method Üzerine Konuşma” kitabına atıfmış. O sebeple İhsan Bey kusuruma bakmayın, kendimi geliştirdikten sonra söz tüm kitaplarınızı okuyacağım.

Şu Freebsd ile ilgili konuların yazılması azalınca, programlama mevzusuna girerim diyorum. Hatta Freebsd ile ilgili en son konuyu, mysql+apache+php kurulumuna ayırıp, sonrada php yazmaya başlarım. Hemde mana ile öğrenirim.

Şimdi Şibumi’yi okuyorum. Daha yarısındayım henüz ama gerçekten güzel kitap. Okuyan herkes Nikolai Hel’e hasta ama ben şu ana kadar Bay Diamond’a vuruldum. En çokta arapları hiç sevmeyişine vuruldum. İşte Bay Diamond’dan hasta olduğum bir cümle;

Ana Şirket de, CIA da, FKÖ’yü tutmak zorunda kalıyor. Ama aramızda açık konuşalım. Filistin sorunu, bütün Filistinliler’le birlikte ortadan kalkıverse hepimiz çok daha mutlu olurduk. Bunlar hepsi küstah, disiplinsiz, içleri kötülük dolu bir alay serseri. Tarihin cilvesi sonucu Arap Birliğinin sembolü haline gelivermişler nasılsa. Buraya kadar tamam mı?

Neyse tabi roman bitince daha sağlıklı yorumlar yapabilirim. Misal Lost’un ilk başlarında John Locke’yi çok seviyorduk, ama sonlarında hepimiz küfür ettik. Zaten 150 sayfası falan kaldı. Bu akşam veya en fazla yarın akşam bitiririm.

Ya birde şu bloga giren eden varsa bir yorum yapsın amk, iyice Sümer Kolçak’a bağlayacam yoksa.