Evlilik iyidir, kötüdür, onu tartışma derdinde değilim. Ama bana göre olmadığı çok açık. Veya bu aralar evlendiğim kişi bana göre olmadığını hissettiğim için böyle hissediyor da olabilirim. Aklımda kurduğum bir hayal yok ama aynı dili konuşabildiğimiz aynı evde vakit geçirebildiğimiz biri ile evli olmayı isterdim.
Kitaplar okuyup, okuduğumuz kitaplar hakkında konuşabilmek. Kitaplar hakkında eleştiri yapabilmek. Aynı tarzı okumasak bile, birbirimize tarzları sevdirebilmek. Yani ben aşk, ilişki, çiçek, böcük gibi kitapları okumam misal. Ama belki biri bana sevdirebilir bunları. Mesela Doğu’nun Limanları çok olmasa da, biraz aşk üzerine kurulu ve çok hoşuma gitmişti. Keza Kürt Mantolu Madonna’da öyle ve çok sevmiştim. Doğal olarak sevmemem, sevmememden ötürü değil de, doğru kitabı bulamayışımdan kaynaklanıyor gibi geliyor. Keza aşk-böcük okuyan birisine ben Doğu’nun Limanları’nı versem ve o da sevse kitabı anlaşırız. Tutup siyaset okusun, Marx okusun, Nietzche, Engels, Hegel okusun demiyorum. (ki okusa tadından yenmez) Ama ortak bir paylaşımda bulunabilelim. Kültürel bir derinliği, bir entelektüel seviyesi olsun. Ne bileyim oturup din muhabbeti yapabilelelim misal. Benim din eleştirilerimi anlayabilsin. Yeri geldiğinde bu konuda yanlışsın, veya sana katılıyorum diyebilsin. Yani “öyle deme çarpılırsın” demesin bana. Yani ateist adama çarpılırsın demek çok korkutucu olmuyor nazarımda.
Aynı espiriye gülebilelim misal. Bir espisi yapınca ve anlamayınca, sırf onu anlatabilmek için yarım saat uğraşmayayım. Tişikkirler Sipirmen deyince neyi anlatmak istediğimi bilsin. “Seviyosan git konuş bence” deyince, “yav he he” deyince bu jargonu bilsin ve konuyu anlasın mümkünse. Biraz internet ile teknoloji ile içli dışlı olsun. Tutup Freebsd’de kerneli şöyle derliyorsundan bahsetmiyorum ama tarayıcı deyince ne olduğunu bilsin. Twitter’da feno olsun demiyorum, öyle bir mecra olduğunu bilsin, orada ki jargonun varlığından haberi olsun diyorum. Televizyonu kullanmayı ben öğretmeyeyim, kendisi bakıp çözsün.
Sessiz kalmak, kendi başıma oturmak istiyorsam beni rahat bıraksın misal. Kitap okurken, film izlerken rahatsız etmesin beni. Asgari saygı şartlarını bilsin. Filme, diziye, kitaba, yazıya saygısı olsun. Gerekirse tamam ben de onunla Kuzey-Güney izlerim, veya her ne sikim türk dizisi var ise.
Sevişmeyi bilsin misal. Türk usulü eğileyim de bitir moduna girmesin. Bu konuda da asgari şartları yerine getirsin. Bir heyecanı, bir girizgahı olsun konunun.
Mantık süzgeci yerinde olsun. Yeri geldiğinde kavga da edelim ama mantıklı edelim. Bir tartışma yapıyorsak mantık şalterini indirmeyelim.
Günü geldiğinde, delirelim, Lunapark’a gidip, çocuklar gibi eğlenelim. Manyaklaşıp zillere basıp kaçalım. Yağmurda deli gibi ıslanalım. Çocuklardan daha fazla çocuk olalım ama ciddiyet gerektiğinde de ciddi olalım. Takım elbiselerimizi gidip bir davete gidebilelim. Konserde manyak gibi eğlenip, oktoberfestteymişik gibi içelim. Ertesi gün sanat müziği eşliğinde rakı içelim.
Tamam hayat müşterek eyvallah. Sen şunları yap, ben sana daha fazlasını yaparım da, bunlarda yapılacak bir şey yok, böyle olman gerekiyor sanırım. Geri kalan problemler çözülür. Diş macununu ortadan sıkmazsın yani.